Yönetim bilimini idarenin gerçek
işleyişini inceleyen bir disiplin olarak tanımlayan yazar organik anlamda
yönetimin kamu yönetimi karşılığı olarak örgüt ve personeli kapsadığını,
fonksiyonel anlamda ise yönetimin çalışmalarını incelemekte ve kamu ve özel
kesimi de içine almakta olduğunu ileri sürmektedir. Daha sonra yönetim
incelemelerinin kapsamını üç noktada özetlemektedir ki bunlar: yönetimin nasıl
olduğu, nasıl olması gerektiği ve nasıl olacağı sorularının cevabıdır. Bu da
yazarın yönetim biliminin normatif bir yanı da olduğunu iddia ettiğini
gösteriyor.
Yönetim biliminin amacının yönetimin iyi işlemesi için ilkeler
bulmaya çalışmak olduğunu söylerken geleneksel yaklaşımdan fazlasıyla
etkilenmiş gözüküyor. Ayrıca yönetim biliminin pragmatik bir yönü olduğunu da
tespit ediyor. Geleneksel okulun verimliliği temel alan bakış açısını bu
eserinde aynen paylaşıyor. Yönetim biliminin gelişimini ABD, Almanya ve Fransa
olmak üzere üç ayrı ülke bazında inceleyen yazar yönetim anlayışına yen,
görüşler getiren üç önemli yazar olarak Taylor, Gilbreth ve Fayol’u
incelemiştir. Bunların yanında Marksist, kapitalist ve sosyalist olmak üzere
üçlü bir yönetim bilimi ayrımı bağlamında incelemeler de yapmıştır. İlerleyen
bölümlerde yazar Wilson’un yönetim-siyaset ayrımına karşı çıkarak böyle bir tasnifin
yapay olduğunu ileri sürmüştür. Son olarak yazar işletme yönetimi ile yönetim
biliminin ayrıldığı tek noktanın inceledikleri örgütler olduğunu savunuyor.